16 Haziran 2020’de kabul edilen 7246 sayılı Kanun’la 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’da önemli bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklerden ikisi, Türk rekabet hukukunda ilk kez pozitif bir düzenleme ile getirilmiş olan “de minimis” kuralı -m. 41- ve “taahhüt müessesesi” -m. 43-’dir. Kanun değişikliği ile Kurul’a verilen uygulama tebliğileri 16.03.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bunlar;
- 2021/3 sayılı Rekabeti Kayda Değer Ölçüde Kısıtlamayan Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Teşebbüs Birliği Karar ve Eylemlerine İlişkin Tebliğ –De Minimis Tebliği– ve
- 2021/2 sayılı Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar İle Hâkim Durumun Kötüye Kullanılmasına Yönelik Önaraştırmalarda ve Soruşturmalarda Sunulacak Taahhütlere İlişkin Tebliğ –Taahhüt Tebliği-.
İlgili Tebliğ’lerde de minimis ve taahhhüt müesseselerine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
1. De Minimis Kuralının Rekabet Hukuku Uygulamasına Etkileri
Rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerinin soruşturma konusu yapılmamasına olanak sağlayan de minimis sayesinde Kurum kaynaklarının öncelikli olarak daha önemli ihlâllere yönlendirilmesi mümkün olacaktır.
De Minimis kuralının teşebbüslere faydaları ana hatları ile şöyle sayabiliriz:
- Kurul; pazar payı ve ciro gibi ölçütleri esas alarak rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ve arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlaller hariç olmak üzere, piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamayan anlaşma, uyumlu eylem ve teşebbüs birliği karar ve eylemlerini soruşturma konusu yapmayabilir.
- Pazar payı belli bir yüzdeliğin altında kalan teşebbüslerin yaptıkları anlaşmaların Rekabet Kurulu tarafından soruşturmaya konu edilmemesi, teşebbüslerin ticari sözleşmelerinde irade özerkliğini arttırmaktadır. Söz konusu anlaşmanın kimle yapıldığına göre Kurulun belirlediği pazar payı eşikleri farklılık arz etmektedir. Tebliğ’e göre ihlâle taraf olan rakip teşebbüslerin pazar payı toplamının %10’un altında kalması, rakip olmamaları halinde ise pazar payının %15’in aşağısında olması halinde ilgili kararların piyasada rekabeti kayda değer ölçüde kısıtlamamaktadır.
2. Taahhüt Müessesesinin Rekabet Hukuku Uygulamasına Etkileri
Kanun değişikliği ile rekabet hukukunda genişletilen bir diğer müessese ise taahhüt uygulamalarıdır. 4054 sayılı Kanun’un 4. veya 6. maddeleri kapsamında ortaya çıkan rekabet sorunlarının giderilmesine yönelik olarak ilgili teşebbüs ya da teşebbüs birliklerince taahhüt sunulabilir. Taahhüt yürütülmekte olan bir önaraştırma ya da soruşturma sürecinde sunulması gerekmektedir. Kurul söz konusu taahhütler yoluyla rekabet sorunlarının giderilebileceğine kanaat getirirse bu taahhütleri ilgili teşebbüs ya da teşebbüs birlikleri açısından bağlayıcı hale gelmektedir. Rakipler arasında fiyat tespiti, bölge veya müşteri paylaşımı ya da arz miktarının kısıtlanması gibi açık ve ağır ihlallerle ilgili olarak taahhüt kabul edilmez.
Rekabet hukuku uygulamasında taahhüt müessesesinin teşebbüslere faydaları:
- Teşebbüsün, pazarın yapısında değişikliğe yol açmadan piyasa davranışlarının düzenlenmesi ile davranışsal taahhüt; pazar yapısında değişikliğe yol açtıysa belirli faaliyetlerini yahut ortaklık paylarını ya da malvarlıklarını devretmesi gibi yükümlülükler getirilmesi ile yapısal taahhüt uygulamaları gündeme gelmektedir. Kurul öncelikle davranışsal taahhüt, gerekli görülmezse yapısal taahhüt uygulayabileceği gibi; söz konusu taahhütleri birlikte de uygulayabilir. Taahhüt müessesesi ile teşebbüsler kısa sürede rekabet ihlâlini sona erdirmek için elverişli ve etkili çözümler sunmalıdır. Teşebbüslerin belli bir davranışı yapmaktan kaçınmak veya yapmak yolunda bağlayıcı taahhütler belirtmesi gerekmektedir. Taahhütlerin yerine getirilmesi ile teşebbüsler idarî para cezası yükümlülüğünden kurtulabilmektedir.
- Taahhüt müessesesinin en önemli bir diğer sonucu ise Kurulun soruşturma açılmamasına veya açılmış bulunan soruşturmaya son verilmesine karar verebilmesidir. Böylelikle, teşebbüsler uzun ve masraflı soruşturma sürecinden geçmeyecek ve ticari itibarını zedeleyecek bir soruşturmanın tarafı olmayacaktır. Ayrıca taahhütleri yerine getiren teşebbüs veya teşebbüs birlikleri hakkında soruşturma açılmadığı için hukuki belirsizlik söz konusu olmayacaktır.
Taahhüt uygulamasına ilk defa Rekabet Kurulunun 24.07.2020 tarihli ve 20-35/460-M sayılı kararında rastlanılmaktadır. Karara konu soruşturmada gümrüklü geçici depolama hizmeti veren teşebbüslerin 4054 sayılı Kanun’un 6. maddesini ihlâl edip etmedikleri incelenmiştir. Kurul, 05.11.2020 tarihli toplantısında teşebbüs tarafından sunulan taahhüdün rekabet sorunlarını gidereceği kanaatine varmıştır. Böylelikle, teşebbüsün talebi üzerine başlatılan taahhüt süreci bir ay gibi kısa bir süre içinde neticelendirilmiş ve bahse konu teşebbüs bakımından soruşturmaya son verilmiştir[1].
Rekabet Kurumu, internet sitesinde Taahhüt Tebliği’nin yürürlüğe girmesine ilişkin yaptığı duyuruda taahhüt sürecinin anlaşılabilmesi için hazırladığı şemayı da paylaşmıştır [2]:
Her iki tebliğde de yürürlük tarihleri itibarıyla devam eden ön araştırma ve soruşturmalarda da teşebbüslerin de minimis veya taahhüt müesseselerinden yararlanabileceğinin öngörüldüğü önemle belirtilmelidir.
[1] Rekabet Hukukunda Yeni Bir Dönem – Taahhüt Uygulaması Hayata Geçti -6.11.2020- https://www.rekabet.gov.tr/tr/Guncel/rekabet-hukukunda-yeni-bir-donem-taahhut-5ca6e0b74220eb11812200505694b4c6 –erişim: 16.03.2021-
[2] https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/genel/taahhut-sureci-semasi-pdf -erişim: 16.03.2021-