İbra sözleşmesinin şartları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu [TBK] m. 420’de öngörülmüş olup, bu maddeye göre geçerli bir ibra sözleşmesinden bahsedebilmek için ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu şartlara aykırı yapılan ibra sözleşmesinin kesin hükümsüz olacağı aynı maddede düzenlenmiştir.
Yargıtay geçmiş tarihli içtihadında, arabuluculuk tutanağının geçersizliğinden bahisle işçilik alacaklarının ödenmesi talep edilen davada taraflar arasında arabulucu önünde imzalanan anlaşma belgesini ibra hükümleri çerçevesinde değerlendirmiş ve anlaşma tutanağının geçersiz olduğuna hükmetmişti [Yargıtay 9. HD, 11.06.2019 tarihli, 2019/3694 E. ve 2019/13040 K. sayılı kararı]. İşbu karar kapsamında, arabulucu önünde akdedilen anlaşma belgelerinin iptali için açılan çok sayıda davada yerel mahkemeler tarafından ibra hükümleri göz önüne alınarak anlaşma belgelerinin iptali yönünde kararlar verildiği görülmüştür.
Ancak Yargıtay 9. Hukuk Dairesi güncel tarihli kararında bu içtihadından dönmüştür. Anlaşma belgesinin geçersizliğine ilişkin hükmü temyizen inceleyen dairenin 07.02.2022 tarihli, 2022/436 E. ve 2022/1380 K. sayılı kararıyla özetle arabulucu önünde yapılan anlaşmaya ibraya ilişkin TBK m. 420 hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, aksi halde tarafların arabulucu önünde anlaşmasının imkânsız hale geleceği açıklanmıştır.
Böylece 6325 sayılı Kanun m. 18/5 gereği arabuluculuk faaliyeti sonucu üzerinde anlaşmaya varılan ve taraflarca dava açılamayacak olan hususlar hakkında, ibraya ilişkin düzenlemeler nedeniyle bu tutanakların geçersizliğine hükmedilmemesi gerektiği ortaya konmuştur.