“Ne Bis İn İdem” İlkesinin Kabulüne İlişkin Danıştay’ın Mey İçki Kararı

Yazıyı paylaş

Share on facebook
Share on linkedin
Share on twitter
Share on email

Bir teşebbüsün aynı eyleminin farklı pazarlarda rekabet ihlâli oluşturması halinde teşebbüse farklı idari para cezaları mı verilmelidir yoksa tek bir ceza yeterli midir?

Rekabet hukukunda sıkça tartışılan bir konu olan “ne bis in idem” ilkesi esas itibariyle aynı eylem ve konudan dolayı mükerrer yargılama yapılmasına ve ceza uygulanmasına izin verilmemesini ifade eden ceza hukuku ilkesidir. Rekabet ihlâllerinde teşebbüslere verilecek idari para cezasının belirlenmesinde bu ceza ilkesi önem arz etmektedir.

Yakın zamanda -02.12.2020- Danıştay tarafından verilen karara geçmeden önce Mey İçki kararının[1] konusunu teşkil eden olayı ve süreci kısaca hatırlatmak yararlı olacaktır:

  • Rekabet Kurulu, 16.02.2017 tarihli ve 17-07/84-34 sayılı kararıyla rakı pazarında; 25.10.2017 tarihli ve 17-34/ 537-228 sayılı kararıyla votka ve cin pazarında Mey İçki’nin uygulamalarının 4054 sayılı Kanun m. 6’yı ihlâl ettiğini tespit etmiştir. Bahsi geçen 25.10.2017 tarihli karar ile Mey İçki’nin votka ve cin pazarlarındaki ihlâl teşkil eden davranışlarının 16.02.2017 tarihli Kurul kararında, rakı pazarında ihlâl oluşturduğu değerlendirilen ve idari para cezasına hükmedilen davranışlarıyla aynı nitelikte olduğu, aynı dönemde gerçekleştiği ve teşebbüsün genel stratejisinin parçası olarak bütünlük arz ettiği ve söz konusu 2014-2016 dönemine ilişkin bu rekabet ihlâline yönelik olarak da rakı, votka, cin vb. herhangi bir pazardan kaynaklı ciro ayrımı yapılmaksızın 2016 yılında oluşan şirket cirosunun tümü üzerinden idari para cezasına hükmedildiği hususu da dikkate alınarak yeni bir idari para cezasına hükmedilmesine yer olmadığı sonucuna ulaşılmıştır -parg. no: 657-.
  • Kurul’un 25.10.2017 tarihli kararına karşı pazardaki bir başka teşebbüs tarafından açılan iptal davasında Ankara 12. İdare Mahkemesi; teşebbüsün eylemlerinin tek olması gerekçesiyle mükerrer cezalandırmaya sebep olunmaması için davayı reddetmiştir.
  • Ancak istinaf aşamasında dosyayı inceleyen Ankara Bölge İdare Mahkemesi 8. İdari Dava Dairesi, teşebbüsün davranışlarının her ne kadar aynı eylem olsa da votka ve cin pazarının rakı pazarından ayrılmış olması sebebiyle inceleme sonucunda ortaya çıkan ihlâlin mevzuata göre ayrı bir yaptırıma tabi tutulması gerektiğini belirtmiş ve ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline karar vermiştir.

İstinaf kararının temyiz edilmesi üzerine dosya Danıştay nezdinde görüşülmüş 02.12.2020 tarihli Danıştay kararı ile şu hususlar netlik kazanmıştır:

  • Ne bis in idem ilkesinin rekabet kurulu tarafından verilen idari para cezalarında uygulama alanı bulacağı tartışmasız hâle gelmiştir.
  • Rekabet mevzuatında ne bis in idem ilkesi ile benzer yaklaşım benimsenmiş ve idari para cezalarının hesaplanmasında ve uygulanmasında birden fazla bağımsız “davranış” olup olmadığı kıstas olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik gereğince birden fazla bağımsız davranışın bulunmaması fakat aynı davranışın birden fazla rekabet ihlâli oluşturması halinde tek bir idari para cezası verilmelidir.
  • Aynı fiilin birden fazla suçun oluşması halinde birden fazla cezalandırmanın önüne geçmek amacıyla fikri içtima kuralları uygulanmalıdır.
  • İki farklı kabahatin işlendiği ancak eylemin tek olduğu hallerde, fikri içtimaya ilişkin kurallar uyarınca uygulanabilecek cezanın tek olduğu; teşebbüsler tarafından pazar ayrımı gözetmeksizin bir ticari politikanın icrası çerçevesinde aynı davranışla gerçekleştirilen ihlâllerin gerek piyasa gerek nitelik ve kronolojik süreç açısından bağımsız olmadığından tek bir eylem olarak değerlendirilmeli ve birden fazla ceza verilmemelidir.

Danıştay da bu sebeplerle, Mey İçki’nin davranışları hem votka ve cin hem de rakı pazarında her ne kadar rekabet ihlâli oluştursa da teşebbüsün davranışlarının genel bir stratejinin parçası olarak bütünlük arz etmesi sebebiyle yeni bir idari para cezası verilmesine yer olmadığına ve yargılamanın yenilenmesi gerektiğine oybirliği ile karar vermiştir.

Danıştay’ın işbu güncel kararının, ne bis in idem ilkesinin tartışıldığı diğer rekabet dosyalarında da emsal teşkil edeceği kanaatindeyiz.

İlgili kararlar için bkz.
https://www.rekabet.gov.tr/tr/DavaDetay?davaId=5a957bd3-bce9-463c-9e9b-5317cc702304

Dr. Hamdi PINAR, LL. M.
Av. Betül KILIÇ GİRGİN

[1] Danıştay 13. Daire 02.12.2020 tarihli ve 2020/1941 E. ve 2020/3508 K. sayılı kararı

Paylaşımlardan haberdar olmak için

Yeni yazılar, haberler ve akademik çalışmalar

Benzer Yazılar

MAGNA HUKUK AVUKATLIK & DANIŞMANLIK KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HUKUKU KAPSAMINDA ÇALIŞAN ADAYI AYDINLATMA METNİ

Magna Hukuk, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (6698 sayılı Kanun) kapsamında kişisel verilerin işlenme amaçlarını ve vasıtalarını belirleyen olarak veri kayıt sisteminin kurulmasından ve yönetilmesinden veri sorumlusu sıfatıyla sorumludur.
       
İşbu metinle temel hak ve özgürlükler ve kişisel verileri korumak; Anayasa’ya, insan haklarına ilişkin taraf olunan uluslararası sözleşmelere ve Kanun ile sair mevzuata uygun veri işleme faaliyetinde bulunmak amacıyla Magna Hukuk tarafından yapılan iş başvuruları doğrultusunda işlenen kişisel verilere ilişkin veri sorumlusunun aydınlatma yükümlülüğü kapsamında, çalışan adayı durumunda olan ilgili kişilerin bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. Çalışan adayları, Magna Hukuk bünyesinde çalışmak için başvuruda bulunmuş avukat, stajyer avukat ve idari personel adaylarıdır.
       
İşbu metin Magna Hukuk Avukatlık & Danışmanlık Kişisel Verilerin Korunması ve İşlenmesi Politikası Metni (Politika Metni) ile açıklanan kavram ve ilkelere uyumlu olarak hazırlanmış olup gerektiğinde güncellenmektedir.