I. Genel Olarak Paket Tur Sözleşmeleri
Her şey dahil sistemiyle çalışan paket turlar, tatil denilince en çok akla gelen seçeneklerdendir. Kültür, sağlık, spor turizmi, dini turizm gibi pek çok turizm kolu için sıkça başvurulan yollardan biridir. Yurt içi ve yurt dışı turizminde tercih edilen paket tur sözleşmesi, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun –TKHK- m. 51 ve Paket Tur Sözleşmeleri Hakkında Yönetmelik –Yönetmelik- ile detaylı olarak düzenlenmiştir. Buna göre paket tur sözleşmeleri, ulaştırma, konaklama ve bunlara yardımcı sayılmayan diğer turistik hizmetlerden en az ikisinin birlikte, her şey dahil fiyatla satılan veya satış taahhüdü yapılan ve hizmetin yirmi dört saatten uzun bir süreyi kapsadığı yahut gecelik konaklamayı içeren sözleşmedir. Görüleceği gibi paket tur sözleşmeleri, birçok hizmeti bünyesinde barındıran karma nitelikle bir sözleşme türüdür. TKHK m. 51/1’in açık hükmüne göre yalnızca konaklamayı yahut yalnızca ulaştırmayı konu alan sözleşmelerin paket tur sözleşmesi sayılması mümkün değildir. Ayrıca bu hizmetlerin yanı sıra diğer kriterlerin de sağlanması gerekir. Örneğin; günübirlik düzenlenen kültür turları, ulaştırmanın yanı sıra rehberlik hizmeti veriyor olsa da gezinin yirmi dört saat sürmemesinden veya gecelik konaklamayı içermemesinden ötürü paket tur olarak nitelendirilemez.
Paket tur sözleşmesinde turdan yararlanan kişi, diğer bir değişle katılımcı, tüketici sıfatını haiz gerçek ya da tüzel kişidir. Bu bağlamda TKHK m. 51/9 hükmü “Ticari veya mesleki faaliyetleri çerçevesinde paket tur hizmetinden faydalanan kişiler de tüketici olarak kabul edilir.” düzenlemesiyle bu sözleşme özelinde tüketici kavramını genişletmiştir. Dolayısıyla çalışanlarını paket tur sözleşmesiyle tatile götüren bir tacir veya gerçekleştirilecek bayi toplantısını organize eden bir şirket bile bu anlamda tüketicidir.
Tüketici ile paket tur sözleşmesi imzalanmadan önce, paket tur sağlayıcısının ön bilgilendirme yapma zorunluluğu vardır. TKHK m. 51/4 hükmünde yer alan düzenlemeye göre bu ön bilgilendirme tüketiciye verilecek olan broşür ile yapılır. Broşürün içerisinde neler bulunacağı Yönetmelik m. 5’de düzenlenmiştir. Aynı Yönetmeliğin m. 5/4 hükmü “Broşürde yer alan bilgiler, sözleşme kurulmadan önce broşürde açıkça belirtilmek ve katılımcıya bildirilmek şartıyla sözleşme kurulduktan sonra ise tarafların açık mutabakatı ile değiştirilebilir.” düzenlemesiyle broşürdeki vaatlerin paket tur sağlayıcısı açısından bağlayıcılığına vurgu yapmıştır. Nitekim olası bir uyuşmazlıkta broşür ispat faaliyeti açısından büyük önem arz etmektedir[1]. Ön bilgilendirme ile ilgili çıkan ihtilaflarda ispat külfeti paket tur sağlayıcısına aittir.
Paket tur sözleşmelerinin geçerlilik şartı olarak kanun koyucu yazılı şekil şartını öngörmüştür. Keza TKHK m. 51/5 hükmü ile de yazılı veya mesafeli olarak yapılan bu sözleşmenin ıslak imzalı[2] bir nüshasının tüketiciye verilmesi zorunluluğu getirmiştir. Sözleşme metninde, ön bilgilendirmeye ilave olarak birtakım hususların bulunması gerekir. Yönetmelik m. 6 hükmünde ilaveten düzenlenecek hususlar tek tek belirtilmiştir. Bu hususlardan biri m. 6/f-g bentlerinde bulunan mücbir sebep hallerinde tarafların hak ve yükümlülükleri ile sözleşmeden dönme ve fesih hakkının şartlarıdır. Sözleşmede yer alması gereken bir diğer önemli unsur da paket turun Türk Lirası olarak vergiler dahil toplam fiyatıdır. Sözleşme taraflar açısından bağlayıcı olduğu için, tüketici ile hukuki ilişki kurulduktan sonra kural olarak kararlaştırılan fiyatın arttırılması mümkün değildir. Zira bu durum Yönetmelikte de açıkça belirtilmiştir. İlgili Yönetmeliğin m. 9 hükmünde bu yasağa birtakım istisnalar da getirildiği görülmektedir. Buna göre; taraflar arasında imzalanan paket tur sözleşmesinde fiyat artırımı hakkının saklı tutulması ve katılımcıya sözleşmede öngörülen hareket tarihinden en az yirmi gün öncesinde bilgilendirme yapılması koşuluyla belirli durumlarla sınırlı olarak bedelde artırımı yapılabilecektir. Ancak yapılacak olan bedel artırımı sözleşmede öngörülen bedelin yüzde beşini aşamayacaktır.
II. Esaslı Unsurlardaki Değişikliklerin Paket Tur Sözleşmesine Etkisi
Kanun koyucu sözleşmenin esaslı unsurlarının neler olduğuna dair bir tanım yapmamış olmakla beraber doktrinde bu konuyla ilgili genel olarak şöyle bir tanım yapılır; sözleşmenin kurulabilmesi için tarafların, karşılıklı irade beyanları arasındaki uygunluğun kapsamında yer alması gereken noktalara sözleşmenin esaslı unsurları denir[3]. Paket tur sözleşmeleri özelinde bir örnek vermek gerekirse hava yolu kullanılmak suretiyle gerçekleştirilecek bir turun kara yolu ile gerçekleştirilmesi yahut turun planlanan tarihten daha ileri bir tarihte gerçekleştirilmesi yönünde yapılan bir teklif, sözleşmenin esaslı unsurlarındaki değişiklik olarak nitelendirilecektir. Özellikle tur ile amaçlanan sonucun elde edilmesinin imkansızlaşması her zaman için esaslı değişiklik kabul edilir[4]. Konuya ilişkin Yönetmelik m. 10 hükmünde “Paket tur düzenleyicisi veya aracısının, esaslı sözleşme değişikliklerini ve bunun fiyat üzerindeki etkilerini katılımcıya derhal bildirmesi zorunludur.” ifadeleriyle paket tur sağlayıcısına bir yükümlülük getirilmiştir. Hükmün devamında katılımcının kendisine bildirilen bu değişikliği kabul edip etmemek konusundaki serbestisine vurgu yapılarak, kabul etmeme halinde sahip olduğu seçimlik haklardan bahsedilmiştir. Yönetmelik m.10/3 hükmünde tanınan seçimlik haklardan biri herhangi bir tazminat ödemeksizin sözleşmeden dönme imkanıdır. Sözleşmeden dönme hakkının kullanılması sonucunda paket tur sağlayıcısı, kendisine bildirildiği tarihten itibaren on dört gün içerisinde herhangi bir kesinti yapmaksızın katılımcının ödemiş olduğu bedeli iade etmek zorundadır. Bunun yanı sıra katılımcı, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğinden ötürü maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilir[5]. Özellikle hac turizminde manevi tazminat taleplerinin önemi büyüktür. Bir başka örnek olarak Yargıtay paket tur sağlayıcısının kusuru nedeniyle gerçekleşemeyen balayı seyahati nedeniyle katılımcıya manevi tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetmiştir[6].
III. Covid-19’un Paket Tur Sözleşmesine Etkisi
Covid-19’un paket tur sözleşmelerine etkisini ikiye ayırarak incelemek gerekir. Öncelikle sözleşmenin paket tur sağlayıcısı tarafından iptali gündeme gelebilir. Bilindiği gibi salgın nedeniyle 27.03.2020 tarihinde yurt içi ve yurt dışı ulaşıma birtakım kısıtlamalar getirilmiş akabinde de sokağa çıkma kısıtlamaları ilan edilmeye başlanmıştır. Bu gibi nedenlerden ötürü pek çok paket tur sözleşmelerinin ifası imkânsız hale gelmiş ve paket tur düzenleyicilerince turlar başlamadan iptal edilmiştir. Konuya ilişkin olarak TKHK m. 51/4 hükmünde “Tüketici, kendisinden kaynaklanmayan nedenlerle paket tur sözleşmesinin esaslı unsurlarından birisinin değişmesi veya turun başlamadan önce iptal edilmesi hâllerinde bu değişikliği veya paket tur düzenleyicisi tarafından sunulan alternatif bir turu kabul edebileceği gibi sözleşmeden dönme hakkına da sahiptir.” düzenlemesine yer verilerek tüketiciye birtakım haklar tanımıştır. Burada önemli olan bir diğer husus da iptal nedeninin katılımcının kusurundan kaynaklanmamasıdır. Nitekim içinde bulunduğumuz Covid-19 sürecinde katılımcının bir kusurundan bahsedilemeyeceği için seçimlik hakların kullanılması konusunda bir engel yoktur. Bir önceki başlıkta da belirttiğimiz gibi, katılımcının sözleşmeden dönme hakkını kullanması ihtimalinde ödediği ücret hiçbir kesinti yapılmadan kendisine iade edilir.
Belirtmek gerekir ki, kural olarak katılımcı turun iptali nedeniyle uğramış olduğu zararlardan dolayı maddi ve manevi tazminat talep hakkına sahiptir ancak içinde bulunmuş olduğumuz Covid-19 salgını nedeniyle yapılan tur iptallerinin mücbir sebep kapsamında değerlendirilmesi sonucunda tazminat talep edilmesi olmayacaktır. Nitekim bu husus Yönetmeliğin m. 14/1-c hükmü ile açıkça ifade edilmiştir.
Bir diğer ihtimalde ise sözleşmenin katılımcı tarafından haklı nedenle feshi gündeme gelebilir. Sağlık kuruluşlarının yapmış olduğu açıklamalar neticesinde Covid-19 virüsünün kalabalık ortamlarda solunum yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Bu nedenle katılımcının seyahat etmek istememesi mümkündür. Her ne kadar yurt dışı ve yurt içi ulaşım kısıtlamaları kaldırılmaya başlasa da salgının geçtiğinden emin olamayan katılımcılar turlara katılmak istemeyebilir. Bu tür durumlar için kanun koyucu özel bir düzenleme getirmiştir. Yönetmelik m. 16/2 hükmüne göre “Paket turun başlamasından en az otuz gün önce yapılan fesih bildirimlerinde, ödenmesi zorunlu vergi, harç ve benzeri yasal yükümlülüklerden doğan masraflar hariç olmak üzere, herhangi bir kesinti yapılmaksızın katılımcının ödemiş olduğu bedel kendisine iade edilir.” Bu hükme göre paket tur sağlayıcısının zorunlu giderler dışında kesinti yapması mümkün değildir. Yapılmış olunan zorunlu masrafların iadesi alınabiliyorsa bunun katılımcıya iadesi zorunludur[7].
Turun başlamasına otuz günden daha az bir süre kaldığında yapılan fesihlerde ise, zorunlu masrafların yanı sıra sözleşmede hüküm bulunduğu halde belirli bir tutar yahut oranda kesinti yapılması mümkündür. Aynı şekilde katılımcının tura katılmamasından ötürü, paket tur sağlayıcısı bir menfaat elde etmişse bunu da katılımcıya iade etmek zorundadır.
Ancak mücbir sebep nedeniyle bir fesih yapılmışsa sözleşmede hüküm bulunsa bile zorunlu masraflar dışında bir kesinti yapılması mümkün değildir. Bu noktada 15.05.2020 tarih ve 31128 sayılı Resmî Gazete ile Yönetmeliğe eklenen geçici madde 1 hükmünden bahsedilmesi gerekir. Madde metninde özetle; 05.02.2020 tarihi itibariyle ifası öngörülüp hava yolu taşımacılığı kullanan paket turların, Covid-19 nedeniyle katılımcı tarafından feshedilmesi halinde, paket tur sağlayıcısı tarafından hava yolu şirketlerine uçuş bedeli olarak ödenen bedellerin iadesinin, uçuş yasakları kalktıktan sonraki altmış günü izleyen on dört gün içerisinde katılımcıya iade edileceği düzenlenmiştir.
İlgili düzenleme ile 25.03.2020 tarih ve 31079 sayılı Resmî Gazete ile Hava Yolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik’te salgın nedeniyle yapılan değişiklikle paralellik sağlanmıştır. Dikkat edileceği gibi ilgili hüküm yalnızca hava yolu taşımacılığı kullanılan turlar içindir. Bu nedenle kara yolu yahut deniz yolu taşımacılığı içeren turlarda ana kural geçerli olup, fesih bildiriminin paket tur sağlayıcısına ulaşmasından itibaren on dört gün içerisinde bedel iadesinin yapılması gerekeceği sonucuna ulaşılmaktadır.
Av. Doç. Dr. Süleyman YILMAZ
Av. Selva YILMAZ
[1] Kara, İlhan: Yeni Kanuna Göre Tüketici Hukuku, Ankara, s.954-955.
[2] Kara, s.957.
[3] Kocaağa, Köksal: Sözleşmenin Kurulabilmesi İçin Tarafların İrade Beyanları Arasındaki Uygunluğun Kapsamında Yer Alması Gereken Noktalar, TBB Dergisi, S. 79, Yıl 2008, s.80.
[4] Aydoğan, Murat: Tüketici Hukuku Dersleri, Ankara 2015, s.315.
[5] Kara, s. 964.
[6] Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 05.05.2014 tarihli, 2014/99 E. ve 2014/14443 K. sayılı kararı.
[7] Kara, s. 974.

