10 Mayıs 2022’de Avrupa Komisyonu [European Commission/ EC] tarafından, yeni Dikey Grup Muafiyeti Tüzük’ü [Tüzük/ Vertical Block Exemption Regulation/ VBER] ve Dikey Anlaşmalara İlişkin Kılavuzlar [Kılavuz/ Vertical Guidelines] kabul edildi. Tüzük, öncelikle tedarik ve dağıtım anlaşmalarının Avrupa Birliği [AB] rekabet kuralları ile uyumluluğunu iyileştirmeyi hedeflemekle birlikte hukuka uygun dikey anlaşmaların kapsamının belirlenmesi açısından “güvenli limanın” [safe harbour] yeniden düzenlenmesi ve teşebbüslere daha net kurallar sağlanması dahil olmak üzere birçok önemli yeni gelişmeyi içeriyor.
Yaklaşık üç yıldır dikey anlaşmalar ve uyumlu eylemlerle ilgili AB Komisyonu’nun 330/2010 sayılı Tüzük’ünün gözden geçirildiği bilinmekteydi. Çevrimiçi satışların iktisadi faaliyetlerdeki öneminin artmasıyla birlikte yeniden şekillenen iş ortamına uyum sağlamak, kuralların gözden geçirilmesi bakımından büyük bir itici güç oluştururken ayrıca Tüzük kapsamında sürdürülebilir kalkınma da göz önünde bulundurulmuştur. Özellikle son dönemde devamlı olarak gündemde bulunan ESG [Environmental, Social, Governance] kriterleri bu hukuki düzenleme ile AB rekabet hukukuna yansımıştır.
Tüzük kapsamında sürdürülebilir kalkınmanın AB politikalarının öncelikli hedefi olduğu kabul edilmekle birlikte sürdürülebilirlik hedeflerinden ne anlaşılması gerektiği de netleştirilmeye çalışılmıştır. Bu doğrultuda, sürdürülebilirlik kavramı, bunlarla sınırlı olmamak üzere, iklim değişikliğinin ele alınmasını [örneğin, sera gazı emisyonlarının azaltılması yoluyla], doğal kaynakların kullanımının sınırlandırılmasını, atıkların azaltılmasını ve hayvan refahının teşvik edilmesini içerecek şekilde örneklendirilmiştir.
Aynı zamanda, sürdürülebilirlik anlaşmalarının AB rekabet hukuku kapsamında ayrı bir dikey anlaşma kategorisi olmadığı, ancak sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmanın Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Anlaşma [ABİDA] m. 101/3 bağlamında bir etkinlik oluşturabileceği, bu anlaşmaların izledikleri özel amacın göz önünde bulundurularak, Kılavuz’da belirtilen ilkeler kullanılarak değerlendirilmesi gerektiği açıkça ortaya konulmuştur.
Bunların yanı sıra Kılavuz’un sonraki bölümlerinde seçici bir dağıtım sisteminde tedarikçilerin distribütörleri seçmek için niteliksel veya niceliksel kriterler benimseyebileceği, niteliksel kriterler bağlamında iklim değişikliği, çevrenin korunması veya doğal kaynakların kullanımının sınırlandırılması gibi sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasına hizmet eden hususların göz önünde bulundurulabileceği ifade edilmiştir. Buna örnek olarak, tedarikçilerin, dağıtıcıların satış noktalarında şarj hizmetleri veya geri dönüşüm tesisleri sağlamasını veya malların motorlu taşıt yerine kargo bisikleti gibi sürdürülebilir yollarla teslim edilmesini sağlamasını isteyebileceği belirtilmiştir.