Okuyacağınız blog yazısının konusunu 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun –TKHK- ile tüketici edimleri için verilen şahsi teminatlara ilişkin getirilen düzenleme oluşturmaktadır. Bu kapsamda tüketici edimleri için verilen tüm şahsi teminatların adi kefalet sayılmasına ilişkin düzenlemenin amacı, sonuçları ve bu hükme aykırı verilen teminatlar hakkında bilgi verilecektir.
1. TKHK Kapsamında Tüketici Edimleri İçin Şahsi Teminat Verilmesi
TKHK ile mülga 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’dan farklı olarak tüm tüketici işlemleri kapsamında verilen şahsi teminatlar için bir tür sınırlama getirilmiştir. Söz konusu ilkeyle tüketiciye kefil olan kişinin, kendisinin de çoğu zaman tüketici olduğu düşüncesiyle kefili koruyucu bir düzenleme yapılmıştır[1]. Buna göre tüketicinin borçlarına yönelik olan şahsi teminatlar her ne ad altında olursa olsun adi kefalet sayılmıştır.
Söz konusu düzenlemeyle çoğu zaman tüketicinin borcu kapsamında kefil olan kişinin çoğunlukla çıkar gözetmeksizin kefil olduğu düşüncesiyle kefilin sorumluluğunu hafifletmek[2] ve kefili koruyarak tüketici işlemlerine kefil olunmasını teşvik etmek[3] amaçlanmıştır. Tüketicinin yapmış olduğu işlemlerde kendisini koruyucu pek çok hüküm getirildiğine göre tüketicinin borçlarına kefil olan ve çoğunlukla kendisi de tüketici olan kişiyi de koruyucu düzenlemeler yapmak TKHK’nın amacına uygundur[4]. Ancak bu noktada belirtilmelidir ki anılan düzenlemede teminat verenin tüketici olup olmadığına ilişkin bir ayrım da yapılmamıştır[5]. Buna göre tüketicinin borcu için teminat verenin tacir olması halinde de söz konusu teminat adi kefalet hükümlerine tabi olacaktır[6].
2. Verilen Teminatın Adi Kefalet Sayılmasının Sonuçları
Adi kefalet sözleşmesi genel olarak kefili korur[7]. Dolayısıyla TKHK ile tüketicinin borcunu teminat altına alan kişinin adi kefil olacağı düzenlenerek kefil korunmuş ve önce asıl borçlu olan tüketiciye başvurulmadan doğrudan kefilden talepte bulunulması engellenmiştir. Zira adi kefalette ikincillik unsuru baskın olup asıl kural alacaklının borçluyu takip etmeden kefile başvuramayacak olmasıdır.
Tüketicinin borcu kapsamında alacaklının adi kefilden talepte bulunabilmesi için kural olarak önce asıl borçlu olan tüketicinin aczinin tespit edilmiş olması gerekir. Asıl borçlu olan tüketiciye ulaşılabiliyorsa, asıl borçlu aciz halinde değilse ve ödeme gücü varsa kefil alacaklıya ödeme yapmak durumunda olmayacaktır[8]. Aynı şekilde tüketicinin borcu rehinle de güvence altına alınmışsa kefil, alacağın kural olarak önce rehnin paraya çevrilmesi yoluyla karşılanmasını isteyebilecektir. TKHK ile tüketicinin borcu için verilen şahsi teminatın adi kefalet olacağı emredici olarak düzenlendiğine göre, hükmün amacının işlevsiz kalmaması adına taraflarca adi kefalet başlığı altında akdedilen sözleşmede def’i haklarından alacaklı lehine vazgeçilmesine ilişkin kayıtlar geçerli olmamalıdır[9].
Öğretide bir görüşe göre tüketiciye kefil olan kişiye başvuru için rehin açığı ve kesin aciz belgesi alınması dava şartı veya takip koşulu değil, def’i niteliğinde olmalıdır[10]. Zira TKHK ile yalnızca tüketicinin borcu için verilen şahsi teminatın 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun –TBK- adi kefalet hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiş ancak adi kefile başvuru şartlarına ilişkin TBK hükümlerinden ayrılmayı gerektiren özel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu nedenle adi kefalet sözleşmesine ilişkin genel kurallar kapsamında tüketicinin borcu için teminat veren kefilin de def’i hakları olduğunu ve bunların re’sen dikkate alınmayacağını kabul etmek gerekir.
Diğer görüş ise tüketicinin borcu için verilen teminat kapsamında adi kefile başvurabilmesi için borçlu tüketici hakkında aciz belgesi veya rehin açığı belgesi alınmasının zorunlu olduğunu kabul etmektedir[11]. Buna göre adi kefile başvuru için önce borçluya başvurup söz konusu belgelerin alınması bir def’i değil, kefile başvuru için dava şartıdır. Yargıtay uygulamasında da tüketicinin borcu için verilen şahsi teminatlar için TBK’nın adi kefalete ilişkin hükümlerinin de ötesine geçilerek kefil korunmaktadır. Yargıtay’a göre tüketicinin borcu için kefil olunması halinde önce asıl borçluya başvurulması hususu def’i değil kamu düzenine ilişkin bir itiraz niteliğindedir[12]. Dolayısıyla TBK kapsamında adi kefilin sahip olduğu def’iler re’sen dikkate alınmazken, Yargıtay tüketici borcu için verilen kefalette kefile başvuru şartlarının oluşup oluşmadığını re’sen göz önüne almaktadır[13].
Tüketicinin borcu kapsamında verilen şahsi teminatların adi kefalet sayılmasının bir diğer sonucu da tüketicinin borcu kapsamında düzenlenen nama yazılı kıymetli evrakta aval verilmesi halinde kendini gösterecektir. Şöyle ki TKHK’nın 4. maddesi ile düzenlenen temel ilkelerden biri de tüketicinin yaptığı işlem nedeniyle kıymetli evrak düzenlenmesi halinde bunun nama yazılı evrak olmasıdır. Tüketicinin borcu için nama yazılı evrak düzenlendiğinde tüketici lehine aval verilmesi tüketicinin borcu için bağımsız bir teminat verildiği anlamına gelecektir[14]. Zira üçüncü kişi tarafından verilen aval de kıymetli evraktan doğan borcun teminine yönelik bir şahsi teminattır[15]. Bu nedenle öğretide bir görüş tüketicinin borcu kapsamında verilen avalin de sonuçta bir tür şahsi teminat olduğu için, TKHK md. 4/6 ile getirilen kurala tabi olması gerektiği savunmaktadır[16]. Aval için de bir yasal tahvilin söz konusu olması ve TKHK ile tüketicinin edimi için verilecek şahsi teminatlara getirilen emredici tür sınırlamasını dolanmanın engellenmesi gerektiği ifade edilmektedir. Dolayısıyla aval veren kişi de adi kefilin sahip olduğu haklara sahip olmalıdır.
Tüketicinin borcu için verilen şahsi teminatın adi kefalet sayılacağına ilişkin kural emredici nitelikte olup hükmün aksinin kararlaştırılması mümkün değildir[17]. Bu nedenle taraflarca akdedilen her türlü şahsi teminat sözleşmesi, her ne ad altında olursa olsun, adi kefalet hükümlerine tabi olacaktır.
3. Verilen Teminatın Adi Kefalete İlişkin Şekil Şartlarını Taşımaması
Adi kefalet sözleşmesi TBK md. 583 ile birtakım geçerlilik şartlarına tabi tutulmuştur. Buna göre adi kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması, kefilin sorumlu olacağı miktar ile kefalet tarihinin kefilin el yazısıyla yazılması zorunludur.
Tüketici işlemleri için verilen şahsi teminata geçmeden önce belirtmek gerekir ki TBK md. 603 ile zaten gerçek kişilerce verilen tüm şahsi teminatlar için genel bir şekil şartı öngörülmüştür. Anılan hükümde gerçek kişiler tarafından verilen tüm şahsi teminatların kefalet sözleşmesi için aranan şekil kurallarına, kefil olma ehliyetine ve eşin rızasına tabi olacağı düzenlenmiştir. TBK md. 603 ile kefalet sözleşmesinin tabi olduğu emredici şekil şartlarından kurtulmak amacıyla farklı bir şahsi teminat sözleşmesinin akdedilmesi önlenmiştir. Bu yolla kefalet sözleşmenin geçerlilik şartı niteliğindeki kefili korumayı amaçlayan şekil şartlarının işlevsiz bırakılmasının önüne geçilmiştir. Bu kapsamda TBK’nın tüketici işlemlerinde de uygulanması nedeniyle, kefalet sözleşmesi için aranan şekil şartlarının tüketici işlemi kapsamında verilen şahsi teminatlar için de aranması gerekir[18]. Ancak TBK md. 603 yalnızca gerçek kişiler tarafından verilen şahsi teminatların kefaletin şekil şartlarına tabi olduğunu düzenlemektedir.
Öte yandan öğretide bir görüş tüketici işlemleri kapsamında verilen şahsi teminatların şeklinin TBK md. 603’den önce doğrudan TKHK md. 4/6 kapsamında belirlenmesi gerektiğini savunmaktadır. Bu görüşe göre tüketici işlemleri için kefaletten farklı bir şahsi teminat verilmesi halinde TBK md. 603 hükmünden önce TKHK md. 4/6’ya başvurulacağı için teminat verenin gerçek kişi – tüzel kişi olduğuna bakılmaksızın adi kefalete ilişkin tüm hükümlerin uygulanması gerekmektedir[19]. Yargıtay tarafından da tüketicinin borcu kapsamında verilen şahsi teminatın adi kefaletin geçerlilik şartlarını taşımaması halinde geçerli olmadığı ifade edilmektedir[20].
Av. Doç. Dr. Süleyman YILMAZ
Av. Özlem TÜRKOĞLU, LL. M.
KAYNAKÇA
ASLAN, Yılmaz: Tüketici Hukuku, Ekin Kitabevi, Ankara 2015.
AYAN, Serkan: Kefalet Sözleşmesi, Adalet Yayınevi, Ankara 2018.
AYDOĞDU, Murat: Tüketici Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, Ankara 2015.
GÜRAL, Jale: Kefalet Akdiyle Aval Arasındaki Fark ve Benzerlikler, AÜHFD, 1951, S. 3 C. 8, s.435-478.
HAMAMCIOĞLU, Esra: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Kıymetli Evrak Hukukuna Yansımaları, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Disiplinler Arası Yaklaşım, Seçkin Yayınları, Ankara 2016, s. 57-63.
KARA, İlhan: Yeni Kanun’a Göre Tüketici Hukuku, Engin Yayınevi, Mart 2015.
KARAKOCALI, Ahmet/ KURŞUN, Ali Suphi: Tüketici Hukuku -6205 Sayılı Kanun ve İlgili Yönetmeliklere Göre-, Aristo Hukuk Yayınevi, İstanbul 2015.
ÖNDER, Fahrettin/ ÖZKUL, Burcu: 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Açısından Tüketici Kredisi Sözleşmelerinde Bankaya Verilen Şahsi Güvence: Adi Kefalet Sözleşmesi Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2013, C.18, S.3, s.25-46. –http://dergipark.gov.tr/ E.T: 21.12.2018-
ÖZEN, Burak: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012.
REİSOĞLU, Sefa: Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013.
SEÇER, Öz: Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında Tüketici Kredisi Sözleşmelerinde Kefalet, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.11, Sa. 139, Mart 2016, s. 91-120.
SERDAR, İlknur: Tüketici Kredilerinde Teminat, THD Özel Sayı, C. 9, Kasım 2014, s. 70-86.
TANDOĞAN, Haluk: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, C. II, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2010.
ZEVKLİLER, Aydın/ ÖZEL, Çağlar: Tüketicinin Korunması Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 2016.
[1] Aslan, Yılmaz: Tüketici Hukuku, Ekin Kitabevi, Ankara 2015,s.321; Kara, İlhan: Tüketici Hukuku, Engin Yayınevi, Ankara 2012, s.77; Zevkliler, Aydın/ Özel, Çağlar: Tüketicinin Korunması Hukuku, Seçkin Yayınevi, Ankara 2016, s.112.
[2] Aslan, s.321; Kara, s.77; Serdar, İlknur: Tüketici Kredilerinde Teminat, THD Özel Sayı, C. 9, Kasım 2014, s.78-79; Zevkliler/Özel, s.112.
[3] Aydoğdu, Murat: Tüketici Hukuku Dersleri, Adalet Yayınevi, Ankara 2015, s.207.
[4] Aslan, s.321; Önder, Fahrettin/ Özkul, Burcu: “6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Açısından Tüketici Kredisi Sözleşmelerinde Bankaya Verilen Şahsi Güvence: Adi Kefalet Sözleşmesi” Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Y.2013, C.18, S.3, s.32; Serdar, s.79.
[5] Ayan, Serkan: Kefalet Sözleşmesi, Adalet Yayınevi, Ankara 2018, s.64; Seçer,Öz: “Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Kapsamında Tüketici Kredisi Sözleşmelerinde Kefalet”, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C.11, Sa. 139, Mart 2016, s.93; Serdar, s.79.
[6] Ayan, s.64; Seçer, s.93; Serdar, s.79.
[7] Ayan, s.292; Reisoğlu, Sefa: Türk Kefalet Hukuku, Ankara 2013, s.160.
[8] Özen,Burak: 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu Çerçevesinde Kefalet Sözleşmesi, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2012,s.260.
[9] Ayan, s.296; Aydoğdu, s.208; Seçer, s.101; Serdar, s.80.
[10] Ayan, s.72-73; Özen, Konferans, s.441. Özen bu uygulamanın tüketiciyi koruyucu olmakla birlikte aslında hukuka aykırı olduğunu ifade etmektedir.
[11] Kara, s.76; Serdar, s.80.
[12] Y. 12. HD.07.06.2016 T. 2016/12838 E. ve 2016/16097 K. sayılı kararı -Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası, ET: 19.03.2019, 18.15-
[13] Y. 12. HD.24.11.2016 T. 2016/30403 E. ve 2016/24199 K. sayılı kararı -Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası, ET: 19.03.2019, 18.20-
[14] Özen, Konferans, s.442.
[15] Güral, Jale: Kefalet Akdiyle Aval Arasındaki Fark ve Benzerlikler, AÜHFD, Y. 1951, S. 3 C. 8,s.437; Tandoğan, Haluk: Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Cilt II, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2010, s.687. YİBGK 20.04.2018 T. 2017/4 E. ve 2018/5 K. sayılı kararı ile avalin de kefalet gibi şahsi teminat sağladığı ancak kefalet için aranan eşin rızasının avalde aranmayacağı hüküm altına alınmıştır. Bkz. Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası -E.T: 21.03.2019 saat: 10.00-
[16] Özen, Konferans, s.442. Özen, avalin bir sözleşme olmadığını, bu nedenle yasal tahville kefalet sözleşmesine dönüşmesi yönünde geniş bir uygulamaya kuşkuyla yaklaşmak gerektiğini de ifade etmiştir. Hamamcıoğlu hükmün lafzının avali de kapsadığını ancak tedavül kabiliyeti gerekçesi ile aksi sonuca ulaşmanın da mümkün olduğunu ifade etmiştir. Hamamcıoğlu, Esra: Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un Kıymetli Evrak Hukukuna Yansımaları, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’a Disiplinler Arası Yaklaşım, Seçkin Yayınları, Ankara 2016, s.63.
[17] Aydoğdu, s.208; Kara, s.76; Seçer, s.92; Serdar, s.79.
[18] Aydoğdu, s.221; Kara, s.348.
[19] Karakocalı, Ahmet/Kurşun, Ali Suphi: Tüketici Hukuku -6205 Sayılı Kanun ve İlgili Yönetmeliklere Göre-, Aristo Hukuk Yayınevi, İstanbul 2015,s.34; Serdar, s.81, dip. 83; Çabri, Sezer: 6502 Sayılı Kanun’a Göre Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun Şerhi, Adalet Yayınevi, Ankara 2016, s.110. Çabri, yasal tahvil nedeniyle adi kefalete dönüşen teminatların adi kefaletin geçerlilik şartlarını taşıması gerektiğini aksi halde adi kefalet olarak da hüküm ifade edemeyeceğini ifade etmiştir. Aynı yönde, Özen, Konferans, s.439.
[20] Y. 19. HD. 24.06.2014 T. 2014/8857 E. ve 2014/11678 K. sayılı; 15.05.2017 T. 2016/9648 E. ve 2017/3792 K. sayılı kararları -Kazancı İçtihat ve Bilgi Bankası, E.T: 19.02.2019, 12.55-

